KANAL’A DEĞİL SAĞLIĞA BÜTÇE
Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalara göre bugün Türkiye’deki COVID-19 pozitif vaka sayısı 2433’e, yaşamını yitirenlerin sayısı ise 59’a yükselmiştir. Salgının yayılmasının engellenmesi amacıyla gerçekleştirilmesi gereken zorunlu karantina şartları nedeniyle bazı işletmeler faaliyetlerini durdurmuş, bazıları ise üretim kapasitesini düşürmüştür. Bu nedenlerden dolayı da ücretli çalışanlara yönelik ücretsiz izin, işten çıkarma gibi uygulamalar yaygınlaşmış; insanlar barınma, ısınma, elektrik, su, gıda gibi temel insani ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma gelmişlerdir.
Koronavirüs pandemisi Türkiye’nin gündemini belirlemeye devam edip hayatı durdurma noktasına getirirken hükümet yetkililerinin Kanal İstanbul projesiyle ilişkili olan ilk ihaleyi gerçekleştirerek öncelik sırasına bir rant projesini almış olması kabul edilebilir değildir.
“Kanal İstanbul Etki Alanında Kalan Tarihi Odabaşı Ve Tarihi Dursunköy Köprülerinin Rekonstrüksiyon Projelerinin Temini İşi” ihalesi bütün tepkilere rağmen bugün gerçekleştirilmiştir. Öncelikle belirtmek isteriz ki; köprüler yapıldıkları alanın topoğrafyasına, zemini özelliklerine uygun olarak biçimlenen özel tasarımlardır. Bu yapıları alıp başka bir yere taşımak, peyzajla olan ilişkilerini, anlamlarını yitirmelerine neden olmaktadır. Bu köprüler, yerleşmelere güzellik katan mimari eserler olup tasarımları bulunduğu yere göre biçimlendirilmiştir. Söz konusu eserlerin başka bir çevreyle aynı ilişkiyi kurması, taşındığı yerde aynı estetik etkiyi yaratması mümkün değildir.
İstanbul’un tüm tarihi birikimini yerle bir edecek bu projede ısrar edilmesi, tüm dünyanın ve ülkemizin içinden geçtiği zor günlerin asla anlaşılamamış olduğunun da bir göstergesidir. Hükümetlerin sağlık konusunda ne kadar kırılgan oldukları bu süreçte görülmüş, dünyanın büyük riskler karşısında ne denli aciz duruma düşebildiği ispatlanmıştır. Tüm bu süreçte ise tüm insanlık yeniden bilimin hayati önemini hatırlamış, bütün umudunu bilim insanlarının üreteceği çözüme odaklamıştır.
Bu yüzden bir kez daha tekrar ediyoruz: Kanal İstanbul projesi; İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde yüzlerce bilim ve meslek insanı, birçok üniversite, meslek odası, kamu kurum ve kuruluşu tarafından yılların birikimi ile üretilen sayısız planlama, bilimsel araştırma ve çalışma neticesinde edinilmiş bilgileri yok sayarak meşrulaştırılmaya çalışılan bir rant projesidir. Bilimsel bilgi bu projenin asla yapılmaması gerektiğini söylemektedir. Proje; coğrafi, çevresel, ekonomik, sosyal, kentsel ve kültürel yıkıma neden olacak; ekosistemi ve insan sağlığını riske atacaktır.
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu olarak ÇED olumlu kararı ve 1/100 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğinin iptaline ilişkin hukuki süreçleri başlatmış bulunuyor, projeye ilişkin atılan tüm adımları, bilim kurulumuz ve çalışma grubumuz ile titiz bir şekilde takip ediyoruz.
İstanbul’un ve etki alanındaki büyük bir coğrafyanın geleceğini tehdit eden, yaşam ve vatandaşlık haklarımızı gasp eden bir Kanal İstanbul projesi derhal gündemden düşürülmeli, projeye ayrılan bütçe ivedi olarak salgın sürecinde ekonomik çıkmaza giren vatandaşların temel ihtiyaçlarının karşılanmasına, sağlık kurumlarındaki eksikliklerin giderilmesine harcanmalıdır.
Kanala değil, sağlığa bütçe!
TMMOB İSTANBUL İL KOORDİNASYON KURULU